O gece gibi her şey.
Yıldızlar eşlik ediyordu gecemize, sen ise rüzgarın eşliğinde bir şeyler anlatıyordun.
Sokağın başındaki dilenci çocuk çoktan sızmıştı, sabahın habercisiydi. Şehre yabancıydık sanki, gönlümden geçeni geceye işliyordum keyfimce, sen bilmiyordun..
Uzun uzun yürüdüğümüz o yolu yarıladım şimdi. Sen yoksun diye değişmiş olmalı caddelerin isimleri, kayboluyorum sanki. Kentler artık yabancılaşıyor, yalnızım, korkuyorum!
Köşe başında ertesi güne görüşmek üzere vedalaşan sevdalılara bakıp seni özlüyorum!
Aklıma gözlerin geliyor, umutlanıyorum..
Sesin kulağımda, saçlarım ıslak kalmış; üşüyorum! Hala aynı durakta bekliyorum. Kaç otobüs, kaç insan, kaç hafta geçti bilmiyorum. Her gün tekrar ettiğin tekerlemeyi ve ismini unutuyorum, seni beklerken yoruluyorum. Sahi ne zaman gelecektin? Bilmiyorum.. Ben en iyisi şafak sökmeden gideyim, en sevdiğin beyaz elbisemi giyip seni yeniden bekleyeyim. Belki o zaman Ekim biter, kış geçer, bahar gelir, çiçekler yeniden açar. Sonra bir gün sen de gelirsin..
O gece gibi her şey, şimdi sen yoksun, yıldızlar yok, geçtiğim caddeler, uzun nehirler, köşe başındaki sevdalılar, dilenciler, umutlarım ve gözlerin..
Uzaklarda bir yerde bir şarkı çalıyor, duyuyorum ama dinleyemiyorum.
Başım ağır, yaşlanıyorum,
Bir girdabın içindeyim, sürükleniyorum.
Ekim 2017